29 Nisan 2013 Pazartesi

ZITLIKLAR ÜLKESİ MEKSİKA



        
      Meksika (México ) veya resmî adıyla Birleşik Meksika Devletleri (Estados Unidos Mexicanos) yüzölçümü   2.000.000 km2'ye yakın olan bir Kuzey Amerika ülkesidir.
      Ciudad de México, Monterrey, Guadalajara, Puebla, Juárez, Tijuana, Nezahualcóyotl, Chihuahua ve León Meksika'nın en büyük şehirleridir.
            Orta Meksika da, Olmekler ve daha sonra gelişen Aztekler, özellikle Yucatan Yarımadasında ise Mayalar, Meksika nın önemli İspanyol fethi öncesi uygarlıklarıdır.
            1519 yılında, Meksika'nın yerli uygarlıkları İspanya tarafından işgal edildi. İki sene sonra 1521'de Aztek başkenti olan Tenochtitlan fethedildi. Francisco Hernández de Córdoba, 1517 senesinde Güney Meksika kıyılarını araştırdı, onu 1518'de Juan de Grijalva izledi.
          Erken dönem  Conquistador ' larının en önemlisi, 1519 yılında yerli bir kıyı yerleşimi olan "Puerto de la Villa Rica de la Vera Cruz"dan ülkeye giren Hernán Cortés'di. Burası günümüzün Veracruz şehridir.
       Yaygın kanının aksine,İspanya, Cortes'in 1521 yılında Tenochtitlan şehrini ele geçirmesiyle Meksika'yı fethetmiş olmadı.Tenochtitlan kuşatmasında sonra işgalin tamamlanması için diğer bir iki yüz senenin geçmesi gerekti. Bu süre zarfında yerli halk tarafından İspanya'ya karşı isyanlar, saldırılar ve savaşlar sürmeye devam etti.
        105.000.000'a varan nüfusuyla Latin Amerika ülkelerinin en kalabalık olanlarındandır. Nüfusun %60'ı melez, %10'u beyaz, geri kalanlar ise yerli halktır. Resmi dil İspanyolca, Quechua ve Takalotça'dır ve Meksika dünya üzerinde anadili olarak İspanyolca konuşan insan sayısının en yüksek olduğu ülkedir.Ülkedeki inançlar ; Katolikler %89, Protestan %6, diğer %5 şeklinde özetlenebilir. Toplam nüfus içinde okuma yazma oranı %92.2 dir         
             Kuzey Amerika'da, Karayip denizi ve Meksika körfezi kıyısında, Belize ve ABD arasında, Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, Guatemala ve ABD arasında yer alır. İklimi Tropikalden çöl iklimine kadar değişiklik gösterir.Yüksek, kayalıklı dağlar, alçak kıyı ovaları, yüksek platolar, çöller ülkenin önemli yeryüzü şekilleridir. En alçak noktası: Salada Gölü -10 m ve en yüksek noktası:  Volcan Pico de Orizaba 5,700 m'dir
             Tarihsel, etkin, toplumsal ve ekonomik etkenlerden kaynaklanan bölgesel farklılaşmalara karşın, yerel halk sanatlarının yanı sıra Avrupa kaynaklı klasik sanatlara dayanan özgün bir Meksika kültüründen bahsedilebilir. 1930'larda güçlenen Indigenismo akımı Yerli kültür mirasına ilgiyi canlandırmıştır.
          Daha çok kırsal kesimde yaygın olan ve hem günlük kullanıma, hem de süslemeye dönük işlevler taşıyan geleneksel halk sanatları ülke çapında çok tutulur. En ilginç örenekler arasında Oaxaca Vadisine özgü kil çömleklerle Tomala köyünde üretilen kuş ve hayvan figürleri sayılabilir. Renkli süslemeler taşıyan pamuk giysilere, pamuk ya da yünden yapılan omuz atkılarına (rebozo) ve serape'lere, renkli sepetlere ve değişik desenli kilimlere ülkenin hemen her yanında rastlanır. Halk müziği Meksika tarihi boyunca en önemli sanat biçimlerinden biri olmuştur. Eski charro'lar (sığır çobanı) gibi giyinen şarkıcılar, günümüzde de şenliklerde ve özel günlerde gitar ve davul eşliğinde şarkı söyler.
         Meksika Devrimi'ne ilişkin temalar uzun bir dönem Meksika edebiyatına damga vuran başlıca öğe olmuştur.Köylülerin sorunları ve acıları günümüzde de Juan Rulfo gibi yazarların yapıtlarına konu olmakla birlikte, Meksika edebiyatında evrensel temalara yöneliş belirgin bir ağırlık kazanmıştır. Bu yeni kuşak edebiyatçılar arasında uluslararası düzeyde ün kazanmış Samuel Ramos, Octavio Paz, Carlos Fuentes, Gustavo Sainz ve Juan José Arreola gibi adlar öne çıkar. Oyun yazarı Rodolfo Usigli'nin yapıtlarında da benzer bir yönelim görülür. Meksika tiyatrosuna katkıda bulunmuş öteki çağdaş yazarlar arasında Luisa Josefina Hernández ve Emilio Carballido sayılabilir. Müzikte evrenselleşme çığırına öncülük eden Carlos Chávez'i başka bazı genç besteciler de izlemiştir.
       Duvar resmi Meksika'nın dünya çapında adını duyurduğu sanat dallarının başında gelir. Diego Rivera, José Clemente Orozco ve David Alfaro Siqueiros gibi ressamlar Meksika tarihi ve kültürünü kalabalık, canlı, figüratif kompozisyonlarla yansıtan yapıtlarıyla tanınmıştır.
       Önde gelen kültür kurumlarından Ulusal Güzel Sanatlar Enstitüsü güzel sanatları yaymaya ve bu alandaki incelemeleri desteklemeye yönelik etkinlikler yürütür. Meksika Senfoni Orkestrası ve çeşitli bale toplulukları da devletten önemli çapta destek görür. Yerli Enstitüsü geleneksel el sanatlarını korumak ve geliştirmekle görevlidir.
       Boğa Güreşi Meksika'da bugün de çok sevilen bir eğlencedir.En yaygın spor olan futbolun yanı sıra beyzbol da büyük ilgi toplar. Meksika hafif sıklette birçok dünya şampiyonu boksör yetiştirmiştir.
       Basın dünyasında özel sektör egemendir; ülkenin iki büyük televizyon kanalı olan Televisa ve TV Azteca ile Excelsior, Novedades ve El Universal gazeteleri en etkili medya organlarıdır.
      Meksika devleti tarafından Beyaz saray da düzenlenen 2001 yılındaki bir partide meksikanın en ünlü şarkıcılarından olan ve devlet başkanları tarafından meksikanın kültürünü yurtdışndaki uluslara çok doğru bir şekilde ulaştıran meksikalı şarkıcı ve oyuncu Thalía,,George Bush ve diğer devlet başkanlarına karşı bir konser vermiştir.
         Bunların yanı sıra Meksika çok ilginç bir ülkedir. Ülkede ehliyet almak isteyen bir kişi ne sınava giriyor ne de kursa gidiyor. Araba sürmeyi bilmesinede gerek yok. Gerekli olan tek şey  18 yaşını doldurmuş olmak. Sadece kimliğiyle gidip işlemlerini yaptıra biliyor.
        Damak tatları ve yemek kültürleride çok farklı acıyı çok seviyorlar hemen hemen tüm yemekleri acılı oluyor.
        Ayrıca Meksika dünyada uyuşturucu tacirlerinin kaçakçıların çok olduğu yerlerden biri. Meksika da fakir ile zengin arasında dağlar kadar fark var.
      Hatta fakirlerin olduğu bölgede evler gecekondu şeklinde öyle üst üste yapılmış ki yollar olmayınca ulaşım teleferikle sağlanıyor. Bunlar sadece bir kaçı ama tamamen zıtlıklar ülkesi  Meksika . bunların yanı sıra tarihi çok zengin ve eskiye dayanan bir ülke. Farklı deneyim yaşamak isteyenler için görülmesi gereken yerlerden biri..





26 Nisan 2013 Cuma

BİLİNMEYEN ÜLKE SURİNAM



          Batıda Guyana, güneyde Brezilya, doğuda Fransız Guyanası ile sınırları olan, GüneyAmerika’nın kuzey kıyısında bir devlet. Eski bir Hollanda sömürgesi olan Surinam, 2° 02’ ve 6° 01’ kuzey enlemleriyle 54° ve  58° 03’ batı boylamları arasında yer alır. Başkenti  Paramaribo  dur. Nüfusu  417.000 civarındadır. Yüz ölçümü 163.820 km2, resmi dili Felemenk dili , para birimi Surinam guldeni dir.
        Surinam kıyısı 1499’da İspanyol Alonso de Ojeda tarafından keşfedildi. Fakat İspanya’nın buraya yerleşme teşebbüsleri kısa süreli oldu. 1650’de İngiltere kıyıyı sömürgeleştirmek için yerleşme merkezleri kurdu. 1667’de İngiltere ve Hollanda arasındaki bir savaş sonucunda, İngiltere Surinam’ı Hollanda’ya bıraktı. 1680’lerde ülkeye şeker üretimi için Afrika’dan köleler getirildi. 18 ve 19. yüzyıllarda şeker üretiminde, Afrikalı köleler çalıştırıldı. 1863’te kölelik kaldırılınca, Hindistan’dan ve Cava’dan işçi getirildi. 1922’de Surinam’ın statüsü değiştirilerek, bir sömürgeyken Felemenk Krallığının bir bölgesi oldu. 1954’te eskiden beri Hollanda Guyanası denilen Surinam’a Hollanda, içişlerinde bağımsızlık verdi. 25 Ekim 1975’te ülke bağımsız bir cumhuriyet oldu. Şubat 1982’de Milli askeri Konsey, hükümetin kontrolünü üzerine aldı. Hollanda ve ABD sivil bir hükümet kuruluncaya kadar yardımı kestiklerini ilan ettiler. 1987 Kasımında yapılan seçimlerle askeri yönetime son verildi. Aynı günlerde hazırlanan yeni anayasa referandumla kabul edildi. 1990 senesi sonlarına doğru ordu bir darbe ile yönetime el koydu. Askeri yönetim dış baskılar yüzünden 1991 Mayısında genel seçimlere gitmek mecburiyetinde kaldı. Hiçbir parti gerekli çoğunluğu sağlayamayınca uzun görüşmeler neticesinde, Birleşik Halk Meclisi Ronald Venitiaan’ı başkanlığa seçti. Bu arada gerillalarla hükümet kuvvetleri arasında ateşkes imzalandı. Bu gelişme barış yönünde kalıcı düzenlemelere ve demokratikleşme yönünde yeni adımların atılmasına yaradımcı oldu.
       Ülke üç bölgeye ayrılır: Kıyı ovası, savana kuşağı ve iç kesimdeki tropikal orman.
Kıyı ovası 370 km uzunluğunda olup, 80 km kadar iç kesime uzanır. Bu verimli ova ülke topraklarının sekizde birini meydana getirir. Kıyı ovasının arkasında dar bir şerit boyunca uzanan savana otlakları yer alır.
Ormanlık, dağlık iç kesim Surinam’ın en az beşte dördünü kaplar. En yüksek nokta 1280 m olup, Wilhelmina Dağları üzerindedir. Dağlardan birçok nehirler doğarak Surinam topraklarını sular. Bu nehirler arasında başlıcaları Maroni, Surinam, Coppename ve Courantyne’dir.
         Ülkede tropikal bir iklim hüküm sürer. Sıcaklıklar sürekli olarak 24° ila 34°C arasında seyreder. Nemlilik rahatsız edici derecede yüksektir. Bu bunaltıcı hava şartları, doğrudan sahile doğru esen rüzgarlar sayesinde arasıra azalır. Yağış miktarı yılda ortalama 2000 mm’nin üstündedir. Ülkenin hemen hemen her yeri aynı miktarda yağış alır.
        Kıyı boyunca çok çeşitli mangrov tipi bitkiler yetişir. Savanalarda kaba tropikal otlar ve çok çeşitli ağaçlar bulunur. İç kesimin büyük bölümü çengel (sık ağaçlıklı orman) ile kaplı olup, kereste önemli bir gelir kaynağı teşkil etmektedir. Yeraltı zenginliği olarak, ülkede boksit mevcut olup, kuzeydoğuda Moengoda ve Surinam Nehri kıyısındaki Paranam bölgesinde işletilmektedir.
        417.000 nüfuslu Surinam halkının % 37’si Hindistanlı, % 3’ü Kreol, % 15’i Cavalı’dır. Hindistanlılar ve Cavalılar, 19 ve 20. yüzyıl başlarında tarım işçisi olarak ülkeye getirilenlerin soyundan gelmektedir. Kreollar, zenci kölelerin diğer etnik gruplarla birleşmesinden meydana gelmiştir. Ülke nüfusunun % 10’unu 19. yüzyıl ortasından önce ormanlara kaçan zenci kölelerin soyundan gelenler teşkil eder. Nüfusun % 2’si de Amerikalı yerlilerdir. Zenciler ve Amerikalı yerliler, iç kesimin nüfusunun hemen hemen tamamını meydana getirir. Bunlardan başka, kıyı şehirlerinde Avrupalı ve Çinli topluluklar vardır. Felemenk dili resmi dil olmakla birlikte, günlük dil Surinam dilinin yanısıra İngilizce, Hintçe, Cava dili ve Çince de konuşulur. Surinam dili, Felemenk dili, İngilizce, İspanyolca ve Portekizce’nin bir karışımıdır.
       Ülkedeki başlıca dinler, İslamiyet, Hindu dini ve Hıristiyanlıktır. Bunlardan başka bir miktar, Konfüçyüs dinine bağlı olan Yahudiler vardır.İlköğretim esas itibariyle devlet tarafından sağlanır.
      6 ila 12 yaş arasındaki çocuklara okula gitmek mecburidir. Birkaç tane, Katolikler ve Protestanlar tarafından işletilen, mezheplere ait okullar mevcuttur. Yüksek tahsil yapılan kuruluş pek az olup, birkaç tanedir. Yıllık nüfus artış oranı% 2,8’dir.
      Surinam, 25 Kasım 1975’te bağımsızlığına kavuşmuştur. Aynı sene 4 Aralıkta Birleşmiş Milletlere üyeliği kabul edilmiştir. 1987’de kabul edilen anayasaya göre; devletin başında milli meclis tarafından beş yıllık bir süre için seçilen başkan bulunur. Bununla birlikte ordu askeri konsey aracılığıyla hükümet üzerindeki etkili denetimini sürdürmektedir. Milletlerarası Askeri Konsey, Milletleraarası Meclisin çıkardığı bir kanunu iptal etme yetkisine sahiptir.
        Surinam halkının büyük çoğunluğu tarımla uğraşır. Ekilen toprakların yaklaşık olarak yarısında pirinç; bundan başka şekerkamışı, muz, portakal, greyfrut, mısır ve büyük hindistancevizi yetiştirilir. Sığır, koyun, keçi, domuz ve kümes hayvanları, yetiştirilen belli başlı hayvanlardır. Tarım faaliyetlerinin hemen hemen tamamı kıyı bölgesindedir. En verimli topraklar, eskiden sularla kaplı olan arazinin set çekilerek suyu dışarı akıtılan, ziraate elverişli hale getirilen kısımlarıdır.
   Surinam’ın esas ekonomik zenginliği boksittir. İhracatın % 70’ini meydana getirir. Maden cevherinin bir kısmı alüminyum okside çevrilir. Fakat çoğu ABD’ye gönderilmek üzere ham halde gemilere yüklenir.
   Ülkede bir miktar kereste doğrama fabrikaları vardır. Fakat imalat esas itibariyle boksit cevherinin işlenmesiyle sınırlıdır. Ayrıca; şeker ve pirinç değirmenciliği, karides dondurulması ve meyve suları, boya ve kontraplak üretimi de mevcuttur.
    Ana ihraç malları boksit ve alüminyum oksid, pirinç portakal, greyfrut ve kerestedir. Surinam, yakıt ve yağlayıcı maddeler, yapı malzemesi sanayi teçhizatı ve otomobil ithal eder. ABD, Surinam ihraç mallarının % 75’ini alır ve Hollanda ile birlikte ülkenin çoğu ithal mallarını temin eder.
     Ulaşım alanı sınırlıdır ve hemen hemen ulaşımda yalnızca kıyı bölgesi kullanılır. İyi karayolları 1300 km civarında olup toplam karayolu uzunluğu 8917 km civarındadır. Çoğu akarsular kıyı bölgesinde ulaşıma elverişlidir. Havayolları hizmeti iyi durumdadır. Ülkede tarifeli sefer yapılan 5 havaalanı vardır.












22 Nisan 2013 Pazartesi

FAKİR VE GÜZEL ÜLKE RUANDA



      Doğu Orta Afrika’da  yeralan, kuzeyinde Uganda, doğusunda Tanzanya, güneyinde Burindi ve batısında Zaire (Kongo) ve Kivu Gölü ile çevrili bir cumhuriyettir. Başkenti Kigali , nüfusu 7.347.000 , yüz ölçümü 26.338 km2 , para birimi Ruanda Frankı , resmi dili Kinyarwarda ve Fransızca dır.
     Ülkenin bilinen ilk yerlileri Two kabileleridir. Daha sonra Ruanda topraklarına Hutu yerlileri hakim oldu. Bundan sonra bölgeyi Hutuları mağlup eden Tutsiler ele geçirdi. Bu kabile, Ruanda Krallığını kurarak topraklarını önce Kral Ruganzu Bwimba zamanında, 15. yüzyılda, genişletti. Kral Mwami Kigeri Rwabugiri döneminde, 19. yüzyılın sonlarında ise Alman Doğu Afrikası’nın bir parçası haline getirildi. Böylece batı sömürgeciliği ülkeyi ezmeye başladı. Bunun üzerine 1956 yılında Hutulu Bahutu Manifesto ilk olarak haklarını talep eden grup olarak ortaya çıktı. 1959’da iç harp patlak verdi ve Tutsi idaresi son buldu.
     Ruanda sonraları, Belçika tarafından korunmaya alınmış, bir BirleşmişMilletler manda ülkesi oldu. 1962 yılında bağımsızlığını kazandı. 1973 yılında ülkede askeri bir darbe, 1976 yılında yeniden bir Milli Kongre seçimle işbaşına geldi. 1978 yılında hazırlanan yeni anayasa referandumdan geçti ve General Juvènal Habyarimana başkan seçildi. General Juvènal, hala başkanlığa devam etmektedir (1993).
      Ruanda’nın yüzölçümü yaklaşık 26.338 km2dir. Ülke genel olarak derin vadilerle yer yer kesilmiş dağlık ve yaylalık bir ülkedir. Kivu Gölü kıyılarındaki yükseklikler 1500 m dolayındayken, bu rakam batıya yaklaşıldıkça Virunga Dağlarında hemen hemen 4500 m’ye kadar çıkar. Bu dağlar, Nil havzası ile Kongo havzasını birbirinden ayırır. Ülkenin en yüksek noktası yaklaşık 4505 m yükseklikteki Karisimbi Dağıdır. Ruanda’nın batısını örten ve ülkenin en büyük gölü olan Kivu Gölü, Zaire ile olan sınırının bir parçasını da teşkil eder.
     Nehirlerin çoğu ülkeyi baştan başa kateder. Bunların önemlileri; Kagera, Akanyaru, Ruzizi ve Nyewarongo nehirleridir.
     Ruanda ekvatora çok yakın olmasına rağmen, arazisinin yüksekliği sebebiyle ılıman bir iklime sahiptir. İklimi oldukça yumuşaktır. Bazı mevsimlik değişikliklerin haricinde yıllık ortalama sıcaklık genel olarak 18°C civarında olur. Ülkenin en sıcak ve nemli bölgesi Kivu Gölü ve civarıdır. Ülkenin yıllık yağış ortalaması yaklaşık 1000 ila 1300 mm arasında değişir. Şubat ve mayıs ayları arasında şiddetli yağışlar görülür.
     Ruanda’nın batı bölgesinin hemen hemen tamamına yakın bir bölümü yeşil bitki örtüsüyle doludur. Aynı zamanda bu bölge hem tarım ve hem de hayvancılık için müsait topraklara sahiptir. Doğu bölgesi ise umumiyetle savanalarla doludur. Bazı bölgeleri ağaçsız çimenlik, bazı bölgeleriyse akasya ağaçları, maki ve bambu ormanları ile örtülüdür. Yüksek dağlık bölgelerde ise daha çok muz ağaçları ve sıtma ağaçları mevcuttur.
     Kagera Milli Parkı yemyeşil bir bitki örtüsüne sahiptir. Bu parkta ülkede yetişen; zebra, antilop, çeşitli ceylan türleri, Afrika ceylanı(impela), gazal, yaban sığırı, aslan, leopar, su aygırı, timsah ve yüzlerce çeşit kuş gibi hayvanlar bulunur.
      Ruanda’nın Nüfusu yaklaşık 7.347.000’dir. Kilometrekareye 265 kişi olmak üzere nüfus yoğunluğu bakımından Afrika’nın en kalabalık ülkelerinden biridir. Yıllık nüfus artış oranı ise % 3 dolaylarındadır. Nüfusun sadece % 5’ine yakın bir bölümü şehirlerde yaşamaktadır.

Ruanda’nın etnik yapısının % 89 gibi büyük bir bölümünü Hutular meydana getirir. Geri kalan % 9’unu Tutsiler, % 1’ini Twalar tamamlar. Tutsiler oldukça uzun boyluyken, Twalar pigme türü olup, oldukça kısa boyludurlar. Tutsilere aynı zamanda Batutsi veya Watutsi de denir. Hutuların diğer adı Bahutu ve Twaların ise Batwa’dır. Halkın çoğu tarım ve sığır yetiştiriciliğiyle uğraşır. Nüfusun % 10’unu aşan bir kısmı Müslümandır. Nüfusun çoğunluğu ise Katolik ve Protestandır. Ayrıca çeşitli yerli inanışlar da mevcuttur.
    Ülkenin resmi dili Bantu dilinden gelen Kinyarwanda yerli dilidir. Hem Hutu ve hem de Tutsi kabileleri bu dili konuşurlar. Bundan başka ayrıca Fransızca da resmi dildir. Diğer dillerden Svahilice oldukça yaygındır. Beynelmilel bir dil olan Svahili, Afrika’nın doğusunda konuşulur.
    Halkın yalnızca % 25’ine yakın bir bölümü okuma-yazma bilmektedir. Genç nüfusun % 30’una yaklaşan bir kısmı okul hayatındadır. Sağlık ve sosyal şartlar oldukça düşük durumdadır.
    Ülkenin en gelişmiş şehri başşehir Kigali’dir. Diğer önemli şehirleri şunlardır: İlim ve kültür merkezi olan Butare, Kivu Gölü civarındaki sayfiye şehirleri olan Giseyni, Kibuye ve Cyangugu’dur.
     Ruanda 1962 yılında demokratik, sosyal ve bağımsız bir cumhuriyet haline geldi. 1978 yılında yapılan yeni anayasa referandumu ile General Habyarimana başkan seçildi.
     Ruanda idari olarak 10 vilayet bölgesine, ayrıca bunlar da toplam 141 mahalli idare bölgesine ayrılmıştır. Başkan ve meclis dört yılda bir seçilir. Millet Meclisi 47 üyeli tek meclisli bir organdır. Devlet başkanına 14 bakanlar konseyi üyesi, iki devlet sekreteri yardım eder. Daha çok Belçika veFransa ile yakın diplomatik münasebetleri mevcuttur. Ruanda, BM ve kısa adı OCAM olan Afrika Cemiyeti Teşkilatı, Malgache et Mauricienne ve Afrika Birliği teşkilatı (OUAU)na üyedir.
    Ruanda nüfusunun % 95’i tarımla uğraşır. Dolayısiyle ülke ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanır. Ruanda, Afrika’nın en fakir ülkelerinden biridir. Bu duruma, mineral kaynaklarının noksanlığı da önemli ölçüde tesir etmektedir. Ülke topraklarının % 40’ına yakın bir bölümü ekime müsaittir.
    Ülkenin yetiştirdiği temel tarım maddeleri; mısır, süpürgedarısı, manyok, muz, fasulye, kahve, çay, pirekapan, darı ve bezelyedir. Sığır çobanlığı Ruanda’da çok önemli bir gelir kaynağıdır. Üç milyonun üzerinde büyükbaş hayvan mevcuttur.
   Ülkenin başlıca yeraltı zenginlikleri şunlardır: Kalay, altın, volframit ve kolonbatantalit madenleri. Ülke sanayii mahalli ihtiyaçlara ancak cevap verebilmektedir. Bunlardan gıda sanayii, tekstil sanayii ve kimya sanayii nispeten gelişmiş sayılır.
   Ruanda’nın para birimi franktır. Her çeşit malzeme, alet, araç ve makina ve diğer eşyalarını daha çok Belçika, Japonya ve Almanya’dan alır. Kahve ve çay en önemli ihraç ürünleri olup, çoğunlukla Tanzanya ve Kenya’ya yapılır.
    Turizm önemli bir gelir kaynağıdır. Kivu Gölü güzellikleri ve Kagera Milli Parkı ve vahşi hayatı her sene büyük miktarda turisti. Ruanda’ya çeker.
   Ülkenin kara yolu ulaşım sistemi yetersizdir. 13.173 km karayolunun ancak 1180 km’si asfalttır. Ülkede demiryolu yoktur. Başşehir Kigali’de bir milletlerarası havaalanı vardır.