Kuzeydoğu
Afrika’da yer alan, Kuzeyden Akdeniz ve doğudan Kızıldeniz’le kuşatılmış ve
Sina Yarımadası ile Asya kıtasına da taşan bir ülke. Başkenti Kahire , nüfusu 55.979.000, yüzölçümü 1.001.449 km2 dir. Resmi dili Arapça , para
birimi Mısır Lirası dır.
Tarihi
Dünyanın zengin
bir maziye sahip olan ülkelerinden biri de Mısır’dır. Mısır, tarih boyunca
birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Arkeolojik kazılardan çıkarılan neticelere
göre, bilinen ilk tarihi M.Ö. 5000 yıllarında kurulmuş olan, Aşağı ve Yukarı
Mısır Krallıkları ile başlar. Bunlardan en eskisi Firavunlar dönemidir.
Bugüne kadar sır
olarak kalan ve dünyanın yedi harikası arasında birincisi olan piramitler,
bunların zamanlarında yaptırılmıştır. Piramitlerin inşasında kullanılan ve
bazıları 15 tona ulaşabilen dev taş blokların taşınması, hesaplarının “pi”
sayısına uygun olması ve en ücra yerlerinin aydınlatılması gibi sırlar halen
çözülememiştir. Ayrıca teşekkülleri ayrı bir muamma olan ve rüzgarlar tesiriyle
çeşitli hayvan şekillerini alan sfenksler de, bugün hayretleri üzerlerine
çekmektedirler. Bunu Menes Hanedanlığı ve arkasından Pers hakimiyeti takip
eder. Perslerin, Kiyaniyan şahlarının sonuncusu olan Dara; Erbil’de mağlup
olunca Mısır, Makedonya Kralı Filip’in oğlu İskender’in eline geçti. İskenderiye
şehrini kurdu. Elde ettiği zaferleriyle ahlakı bozuldu. Sonunda işret ve
sefahetle öldü. Bundan sonra Mısır, 640 yılına kadar Roma ve Bizans
hakimiyetinde kaldı.
Bu tarihte
hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramdan Amr ibni as komutasındaki bir orduyu Mısır’ın
fethine gönderdi. Mısır feth edilerek burada El-Fustat (Eski Kahire) garnizonu
kuruldu. Bu tarihlerde bütün Mısır halkı İslamiyetle şereflendi.
Halife hazret-i
Muaviye zamanında Arapça, halkın dili haline geldi. Din ve dil beraberliği
sağlanmış olan Mısır, Abbasiler döneminde refah ve huzur bakımından altın bir
devir yaşadı. Abbasilerden sonra 1171 tarihine kadar Fatımilerin elinde kaldı.
Bu tarihte Selahaddin Eyyubi tarafından fethedildi. Eyyubilerden sonra 16.
yüzyıla kadar Mısır, Türk asıllı Memlük Sultanlarınca idare edildi. Memlukler
zamanında idari, askeri, iktisadi ve daha birçok alanda yenilikler yapıldı.
Mısır tüccarları, ülkenin stratejik ve iktisadi mevkiinin verdiği avantajlardan
geniş çapta faydalanarak Çin-Avrupa arası ticareti ellerine geçirdiler.
Aynı tarihlerde
Osmanlı Devleti yükselme devrini yaşamaktaydı. Padişah Yavuz Sultan Selim Han,
1516’da Mısır Seferine çıktı. Önce Mercidabık Ovasında Memlükleri kesin bir
şekilde mağlup etti. Sina Çölünü 13 günde zayiat vermeden geçti. Arkasından
Ridaniye’de Memlükleri tekrar yenerek Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattı.
Böylece Osmanlı Devleti üç büyük kıtada topraklara sahip olmuş ve buralarda
İslamiyetin yayılmasına ve kuvvetlenmesine hizmet etmiştir.
İngiltere’nin
Hindistan yolunu kapatmak maksadıyla Fransa İmparatoru Napolyon Bonoparte,
1798’de Mısır’ı işgal etti. Fakat Akka Kalesinde Cezzar Ahmed Paşa tarafından
hezimete uğratıldı. Bunun üzerine Fransızlar geri çekildiler. Bu arada Kavalalı
Mehmed Ali Paşa, Mısır’a yardım için gönderildi. Fransızlar yenilerek, 1801’de
tamamen çekildi. Mehmed Ali Paşa ise Mısır’da kalarak vali oldu. Batı
ülkelerinden teknik malzeme ve uzman personel getirtti. Birçok medrese ve
okullar açarak Mısır’ın en güçlü lideri oldu. Kurduğu Mısır donanmasını 1827
Osmanlı-Yunan Savaşında yardım için gönderdi. Ayrıca tarımın gelişmesi için
kanallar açtırdı ve Mısır ekonomisini zenginleştirdi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa
dinine bağlı iyi bir insandı. Bundan sonra Mısır bozuldu. Yerine büyük oğlu ve
Cidde Valisi olan İbrahim Paşa
geçti. İbrahim Paşa, Sultan Mahmud Hanın emriyle Vehhabilerle harp ederek
başşehirleri Der’iyye’yi aldı. Sonra Mora İsyanını bastırdı. Bu arada Sultan
İkinci Mahmud Hana isyan ederek Kütahya’ya kadar geldi. Suriye, Adana ve Mısır
ona verildi. Halifeden, müstakil vali demek olan (Hidiv) ünvanını aldı. İkinci
defa isyan ettiyse de İngiltere işe karıştı ve Suriye tekrar Osmanlılarda
kaldı. 1848’de vefatından sonra yerine Birinci Abbas, bundan sonra da 1854’te
İbrahim Paşanın oğlu Said Paşa hidiv oldu. Said Paşa, Süveyş Kanalını ve Port
Said şehrini yaptırdı. Bunun ölümünden sonra kardeşiİsmail Paşa hidiv oldu.
Bunun 1879’da azl edilmesi üzerine, oğlu Tevfik Paşa yerine geçti. İngilizler
bunun zamanında Mısır idaresine karıştı.
Bu yıllarda
Cemaleddin-i Efgani’nin reisliğini yaptığı Kahire Mason Locası üyeleri,
İngilizlerle işbirliği halinde faaliyette bulunuyordu. Din adamı olarak
tanıtılan Abduh da bunların aralarındaydı. Ekonomik ve askeri açıdan iyice
zayıflamış olan Mısır, böylece 1882’de İngilizlerce işgal edildi.
İngilizler, meşhur casus yüzbaşı Lavrens
kanalıyla halk arasında bölücü fitneler çıkartarak başta Mısır, Ürdün, Irak ve
Suudi Arabistan’ı karıştırdılar. İttihatçıların basiretsiz ve kararsız
siyasetleri bu gelişmeleri önleyemedi ve bu ülkelerin yavaş yavaş Osmanlı
Devletinden ayrılmasına sebep oldu. Böylece İngiliz kontrolüne geçen Mısır’da
Tevfik Paşadan sonra sırayla Abbas Hilmi Paşa, Hüseyin Kamil Paşa ve Ahmed Fuad
Paşalar başa geçti. Fuad Paşa, Osmanlılardan tamamen ayrılarak melik adını
aldı. 1936’da ölümü üzerine oğlu Faruk, melik oldu. İkinci Dünya Harbi
esnasında Alman ve İtalyan birlikleri Mısır’a saldırmışlardı. Mısır, 1945’e
kadar harbe katılmadı. Bu tarihte Japonya ve Almanya’ya karşı harp ilan etti.
Aynı yıl bağımsızlığını da elde ederek BM’e üye oldu.
İç isyanlar, dış
borçlar, kanal problemi ve çeşitli harbler Mısır’a ağır külfetler getirmişti.
Bu yüzden 1952 yılında askeri ihtilal oldu ve Melik Faruk yurt dışına
çıkarıldı. Ertesi yıl cumhuriyet ilan edildi ve general Necib Cumhurbaşkanı oldu.
1956’da Sudan, Mısır’dan ayrıldı. Askeri ihtilal, genç subaylar tarafından
yapılmıştı. Bunların içinde bulunan Cemal Abduh Nasır, ordu içinde durumu en
güçlü olanıydı. İki sene sonra Cumhurbaşkanı Necib’in askeri idareye son vermek
istemesi üzerine, zaten farklı fikirler taşıyan Nasır, Necib’i tutuklatarak
Mısır’ı ele geçirdi.
Nasır, uyguladığı
politika ile sosyalizmi Mısır’a getirdi. Mısır’ı batı dünyasından kopararak
Rusya’nın kucağına düşürdü. Rus askeri ve teknik yadımlarına kapılarını açtı.
Çeşitli sebeplerle yaklaşık 60 bin Müslümanı zindanlara attırdı. Bir çok
kuruluşları devletleştirdi. Zehirli fikirlerini diğer Arap ülkelerine de
bulaştırdı. 1958-61 yılları arasında Suriye ile birleşme faaliyetine girdiyse
de, Suriye, 1961 yılında bundan vazgeçti. Bu arada İsrail’le anlaşmazlıklar
başladı. Zamanla Mısır-İsrail münasebetleri gerginleşti. Nasır, Süveyş Kanalını
millileştirince, İngiltere, Fransa ve İsrail, Mısır’a saldırmış, fakat ABD ve
Rusya’nın ikazları ile saldırı durmuştu. İsrail sınırına ve Akabe Körfezine BM
gücü yerleştirilmişti. Nasır, 1967’de bu kuvvetleri geri çektirdi. Kanalı
İsrail gemilerine kapattı. Bunun üzerine İsrail, Mısır’a taarruz ederek, Mısır
Hava Kuvvetlerini imha etti. Altı gün süren muharebelerden sonra İsrail, Sina
bölgesini işgal etti.
1970’te Nasır
ölünce yerine Enver Sedat geçti. Mısır, 1973’te İsrail’e taarruz etti. 1975 ve
1977 müzakereleri sonunda Camp David zirvesi gerçekleşti. Buna göre, İsrail,
Sina’dan çekilirken Mısır, Kanalı İsrail gemilerine açmayı kabul etti.
Sedat döneminde
Mısır, Rus tesirinden ve sosyalizmden ayrıldı. İsrail’le barış yaparak, ABD’ye
yanaştı. Nasır politikasının tersine, Mısır’ı liberal ve hür dünya sistemine
getirdi, fakat Arap dünyasındaki liderliği sarsıldı ve ordu desteği zayıfladı.
Nihayet Sedat 6 Ocak 1981’de bir suikast neticesi öldürüldü. Yerine eski Hava
Kuvvetleri Komutanı Hüsnü Mübarek başkan oldu. Ocak 1991 Körfez harekatında
müttefik kuvvetler yanında yer alan Hüsnü Mübarek dış borçlardan kurtulmak için
çeşitli çarelere baş vurmaktadır.
Fiziki Yapı
Kuzeydoğu
Afrika’da yer alıp, Sina Yarımadası ile Asya’ya bağlanan Mısır’ın
kuzeydoğusunda İsrail, doğusunda Kızıldeniz ve Suudi Arabistan, güneyinde
Sudan, batısında Libya ve Akdeniz bulunur. Kuzeyi ve doğusu deniz, güneyi ve
batısı çöl olan, şekil itibariyle kareyi andıran Mısır, 23° kuzey ve 31° kuzey
enlemleriyle 25° doğu ve 35° doğu boylamları arasında yer alır. Stratejik mevki
itibarıyle Asya, Avrupa ve Afrika arasında kilit bir noktadadır.
Afrika’nın ve
Mısır’ın can damarı Nil Nehri, ülkeyi dört bölgeye ayırır: Nil Nehri havzası,
Sina Yarımadası, Doğu (Arap) Çölü, batı ve güney çöller bölgeleri.
Nil Nehri,
başlangıcı Victoria Gölü olmak üzere 6390 km uzunluğundadır. Eğer bu göle
dökülen Kagera Nehrinin kaynağı başlangıç kabul edilirse, 6671 km olur. Buna
göre dünya nehirleri arasında, kolları hesaba katılmaksızın, en uzun olanıdır.
Nil, Bahrelgazal ve Mavi Nil ile birleştikten sonra 250 m’lik çavlanlarla Mısır
topraklarına girer. Mısır’ı boydan boya geçerek Kahire’de kollar ayrılıp, geniş
bir delta yaparak Akdeniz’e ulaşır. Uzunluğu 500 km olan, 5000 km2lik, Nasır
Gölünden çıktıktan sonra genişliği 500 m olan Nil Nehrinin Kahire yakınlarına
ulaştığındaki genişliği 2 km civarındadır. Burada biri Süveyş Kanalına birleşen
bir başka kanal olmak üzere iki ana kola ayrılır. Ortalama 3 km genişliğinde
olup, bazı yerlerde 23 km’ye ulaşabilen Nil Nehrinin Reşit ve Damietta adlı bu
iki büyük kolu arasındaki delta, en geniş yeri 250 km ve uzunluğu 160 km olan
bir bölgedir. Sanki Mısır bu bölgededir. Mısır’ın can damarı, hayat kaynağı
olan Nil, meydana getirdiği yemyeşil ve verimli havzasıyla, çoğunluğunu sarı
çölün teşkil ettiği 1.001.449 km2lik muazzam toprakları ıssız bıraktırmış ve
Mısır’ı 36.000 km2ye sıkıştırmıştır.
Nil’in batısı,
Libya sınırına kadar, 10.000.000 km2lik Büyük Sahra’nın uzantısı Libya Çölünün
devamı olan batı ve güney çölleri, ülkenin dörtte üçüdür. Yüzölçümü 673.000
km2lik çöl yaylasının ortalama yüksekliği, güney batıdaki 2000 metre
yükseklikteki kayalık engebeli arazi hariç 250 m civarındadır. Kızıldeniz
kıyısındaki Doğu (Arap) Gölü ise nisbeten dağlık olup, en yüksek yeri 2100 m’ye
ulaşır, kuzeyde Akdeniz, güneyde Kızıldeniz, batıda Süveyş Kanalı ve Körfezi
doğuda da Gazze şeridi, Arap Körfezi ve İsrail’le çevrili, ucu güneye bakan
üçgen şeklindeki Sina Yarımadası, Doğu Gölü bölgesi gibi sivri tepelerle kaplı
bir yayladır. Bu yüksek araziler, Asya-Afrika bağlantılarını meydana getiren
birçok boğaz ve geçitlerle doludur. Mısır’ın en yüksek tepeleri olan Sina Dağı
2641 m ve El Thbet Dağı 2439 m’dir.
Mısır’ın yaklaşık
1000 m uzunluğundaki Akdeniz kıyıları, genel olarak dik ve girintisiz
çıkıntısızdır. Nil Nehrinin meydana getirdiği delta ağzı ise kısmen düzdür.
Kızıldeniz kıyıları 1800 km’dir. Bazı yerleri alçak ve kumluk, bazı yerleriyse
oldukça yüksektir. Mevcut mercan kayalıkları ulaşımı aksatır. 1869’da kesin
olarak açılmış Süveyş Kanalı ile Akdeniz ve Kızıldeniz birleştirilmiş ve
Hindistan’a giden deniz yolu kısalmıştır.
İklim
Mısır, sıcak ve
kurak bir iklime sahiptir. Yaz ve kış olmak üzere iki mevsim hüküm sürer. Kış
ayları sert olmayıp, oldukça yumuşaktır. Akdeniz kıyılarında yıllık yaklaşık
200 mm civarındaki yağışlardan başka, yağış
pek görülmez. Güney bölgelerde yaz günleri 43°C’ye kadar ulaşabilen sıcaklık,
kış aylarında 15°C civarına düşer. Mısır’ın gece-gündüz arasındaki sıcaklık
farkı ise yüksektir. Mesela çöl bölgesinde gündüz 37°C olan sıcaklık, gece
15°C’ye kadar düşebilmektedir. Ülkeyi etkileyen kuzey rüzgarlarından başka
Nisan ve Mayıs aylarında ortaya çıkan “hamsin” rüzgarı, kum fırtınalarına sebep
olur. Bu kavurucu rüzgar, ülkenin % 80’ini kaplayan Batı Sahrası’nın uzantısı
olan batı ve güney çöllerinden doğuya doğru eser.
Tabii Kaynakları
Mısır’ın kurak ve
sıcak iklimi, ormanlık alanlarının olmasına ve bitki örtüsünün zenginleşmesine
mani olmuştur. Kıyı bölgeleri de, Nil kıyıları ve havzasıyla çöllerde bulunan
vaha ve kuyular çevresinde bitki örtüsü yemyeşil ve verimlidir. Diğer
bölgelerdeyse çoğunlukla sarı çöldür. Çöller genellikle kurak bitki örtüsüne
sahiptir. Ülkenin tek hayat kaynağı Nil suları, en önemli tabii kaynağı teşkil
eder. Nil Nehri suları, bugün kontrol altına alınmış ve dolayısıyla ülkenin
sadece 1/28’ini teşkil eden Nil Vadisiyle bereketli deltasından yılda tek ürün
yerine üç ürün alınmaktadır. Nil sularıyla meydana gelen güneyindeki Assuan
sun’i gölünün çevresi 3000 km, yüzölçümü 5000 km2 ve en derin yeri 70 m’dir.
Bitki örtüsü
gibi, hayvanlar bakımından da vasat olan Mısır’da daha çok evcil hayvanlar
görülür. Çöl olan bölgelerde umumiyetle ceylan, nubian keçisi, sırtlan, çakal,
çöl tilkisi, yabani tavşan ve vaşak yaşamaktadır. Ayrıca birçok tür kuş ve
yabani ördek de bulunur. Yaylalık bölgelerdeyse kaba çuha ve devekuşu yaşar.
Nil suları ise, tatlı su levreği bakımından zengindir.
En önemli yeraltı
kaynağı petroldür. Batı ve doğu çölleri, Süveyş Körfezi ve Sina Yarımadası
petrol bakımından oldukça zengindir. Demir filizi, fosfat, kireçtaşı ve tuz
diğer önemli tabii kaynaklarıdır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Afrika veAsya
arasında köprü ve Avrupa ile Hindistan ve Uzakdoğu arasında deniz ulaşımında
geçiş merkezi olan Mısır, tarih boyunca birçok istilalara sahne olmuştur. Stratejik
mevkii onu, Afrika Birliği, Arap Milliyetçiliği veİslam Dünyası gibi büyük
meselelerde büyük nüfuza sahip kılmıştır. Ülke coğrafyası, tarihin en eski
devirlerinden bu yana çok çeşitli milletlerin kaynaşması ile meydana gelen
Mısırlıların % 99’unu dar bir havzada yaşamaya zorlayarak, birlik ve
beraberliğin kolayca meydana gelmesine sebep olmuştur.
Mısır,
55.979.000’lik nüfusuyla, Nijerya’dan sonra Afrika’nın en kalabalık
memleketidir. Endüstrileşmedeki noksanlıklara rağmen, Nil Vadisindeki nüfus yoğunluğu,
Batı Avrupa milletlerinin en yoğun nüfuslu olanlarının yaklaşık iki katıdır.
Nüfusun büyük çoğunluğu, Hami soyundan olan beyazlardan meydana gelir. Ayrıca
Kıpti ve Nübyalılar da mevcuttur. Halkın % 99’u Müslümandır. Arapça, halkın
esas konuşma dilidir. Yalnız köylerde yaşayan fellahların (köylüler) konuştuğu
Arapça, şehirlerde konuşulandan biraz farklıdır. Ayrıca İngilizce ve Fransızca
yaygın olarak konuşulur.
Halk, yaşayış
tarzı bakımından beş gruba ayrılabilir. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer
alan Mısır’da nüfusun çoğunluğunu teşkil eden fellahlar (köylüler) ile,
genellikle şehirlerde yaşayan, okumuş ve ticari sınıf arasında, dilde olduğu
gibi hayat tarzında da farklılıklar göze çarpar. Umumiyetle Türkçe de bilen
idari kademeyi, çoğunlukla Araplar, Kuzey Afrikalılar, Türkler ve İngilizler
teşkil ederler. Ayrıca bugün azınlıkta kalan arazi sahipleriyle vahalarda
yaşayan Bedeviler, siyasi güçlerini kaybetmiş durumdadırlar. Son yıllardaki
Mısır liderleri, ekonomik ve politik birçok problemin eğitim ve öğretimle
halledilebileceğine inandıklarından, özellikle 1952’den sonra okul, öğrenci,
öğretmen ve uzman
sayıları artmıştır. Sadece ilk öğretim mecburi, diğerleri
isteğe bağlı ve ücretsizdir. Yabancı okullardan başka 7 üniversite mevcuttur.
En meşhurları El-Ezher Üniversitesidir. Halkın % 50’si okur-yazardır.
Afrika kıtasının
en büyük şehri olan Kahire, Arap aleminin kültür merkezidir. Araplar tarafından
969’da kurulmuş olan bu şehirde eski ve tarihi eserler bol olup, modern bir
turizm merkezidir. Dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye Feneri’nin
bulunduğuİskenderiye, Abu-Simbel tapınaklarının bulunduğu Assuan ve dünyanın en
büyük sfenksiyle en büyük üç piramidinin bulunduğu Gize, diğer önemli büyük
şehirleridir. Gize’deki üç piramitten Kefren piramidi yanındaki “Horus” isimli
sfenks 73 m uzunluğunda ve 20 m yüksekliğindedir.
Mısır Türk sanat
eserleri: Mısır, 826 senesinden Osmanlıların son zamanlarına kadar Türk tesiri
altında kalmıştır. Abbasiler zamanından itibaren Türk valiler tarafından idare
edilmeye başlanan Mısır’da Türk mimari tarzında birçok eser yaptırılmıştır.
Kahire’de bulunan Abbasi halifelerinin türbeleri, Türk mimarisinin güzel
örneklerindendir. Abbasi Valilerinden Ahmed bin Tulun, bugün hala duran ve
ismini taşıyan İbn-i Tulun Camiini yaptırdı. Bu caminin tuğladan yapılması,
binanın kaleyi andıran bir tarzda olması, mimari stilinde Türkistan ve Samarra
tesirlerini açıkça göstermektedir. Uygur yapılarında olduğu gibi, motifler
büyük çapta ve sadedir.
Eyyubiler zamanında
ise darülhadis, tekke ve eyvanlı medreseler, Türkistan mimari tarzında inşa
edilmiştir.
Memlükler zamanında
Türk hükümdarı, hatunları ve beyleri Türk mimari tarzında birçok mescid,
külliye, medrese, tekke, türbe ve hanlar yaptırmışlardır. Bugün bunların büyük
kısmı Memlük sanat abideleri olarak ayakta durmaktadır.
Yavuz Sultan
Selim’in Mısır’ı fethetmesinden sonra, Memlük mimari tarzı unutularak, Osmanlı
mimari tarzı Mısır’a yerleşmiştir. Osmanlı devrinde valilerin yaptırdıkları
mescidler, sebiller ve tekkeler, Osmanlı mimari tarzında yapılmıştır. Bunlara
örnek olarak Süleymaniye Camii, Mahmudiye Camii, Murad PaşaCamii, Mehmed Ali
Camii, Kethüda Abdurrahman Sebili, Osmanlı eserlerinden en tanınanlarıdır.
Mısır’daki Osmanlı camileri büyük kubbeli ve ince minareli klasik Osmanlı
eserleri olup, çinileri Türkiye’den getirtilmiştir.
Siyasi Hayat
Başkanlık
sistemine dayanan Mısır Cumhuriyeti, 25 idari bölgeye (illere) ayrılır. En
güçlü lider kabul edilen başkan, altı yılda bir halk tarafından seçilir. O da,
hükumeti kurar ve başkanlık görevini yürütür. Ayrıca kendisine yardım edecek
bir başkan yardımcısı vardır. On üyesi devlet başkanınca tayin edilen meclisin
geri kalan 392 üyesi, beş yıl için halk tarafından seçilir. Mısır vilayetleri,
valiye bağlı olup, müdürlerle idare edilen kazaların temsilcilerinden meydana
gelen “il konseyi” tarafından idare edilir.
Mısır’da 1952’de
yapılan askeri darbe, Melik Faruk’u devirmiş ve yerine yeni bir politik
sistemin devri başlamıştır.
Sedat döneminde
daha çok barışçı ve ekonomik kalkınmaya dönük bir politika takip edilmiştir.
Bunun neticesi ABD aracılığıyla gerçekleştirilen Camp David Barış Antlaşması
ile İsrail’le barış sağlanmıştır. Ayrıca ekonomik kalkınma gerçekleştirilmiş ve
nükleer santraller yapılmıştır. Enver Sedat’tan sonra yerine geçen Hüsnü
Mübarek, liberal iktisad sistemi, özel teşebbüs, basın hürriyeti, çok partili
demokrasi hayatı olan Sedat modelinde bir değişiklik yapmadı.
Ekonomi
Mısır, kişi başına
milli gelir bakımından Afrika’nın en zengin ülkesidir. Fakat dünya ülkeleri
arasında ortalarda yer alır. 1980 yılından evvel Mısır, iktisaden dünyanın en
kötü on ülkesi arasındaydı. Camp David Anlaşmasından sonra Enver Sedat’ın yeni
ekonomik tedbirleri ile % 10 kalkınma hızı ile dünyanın en hızlı kalkınan
ülkeleri arasında yer aldı.
Mısır, sulama
sistemlerinin düzenlenmesinden evvel oldukça fakir ve dengesiz bir ülkeydi.
Daha sonra açılan kanallar ve inşa edilen sulama sistemleriyle, Nil suları
kontrol altına alınmıştır. Böylece yılda ancak bir defa alınabilen ürün miktarı
üçe çıkmıştır. Nil Vadisi ve deltası tarıma elverişli olan bölgedir. Ekilebilir
alanların artmasına sebep olan barajlar ve sulama sistemleri gibi su kontrol
sistemlerinin en önemlisi, Büyük Assuan Barajıdır. Bu barajın inşası Kavalalı
Mehmed Ali Paşa tarafından planlanmış ve ancak çeşitli sebepler yüzünden 1902
yılında tamamlanabilmiştir. En son olarak 1934’te yükseltilmiş olan baraj, 4 km
uzunluğunda, 110 m yüksekliğinde olup, 500.000 hektarlık yeni bir arazi
bölümünü ekime müsait kılmıştır. Barajın hemen güneyinde 554 km uzunluğunda,
5000 km2 yüzölçümündeki Nasır Gölü yer alır.
Böylece on iki
türbini olan barajlardan yılda 10 milyar KW’lık elektrik üretilebilmektedir. Yaklaşık
130 milyar metreküp su hacimli baraj, son yirmi yıl içerisinde tarım
ürünlerinde üç misli bir artışa sebep olmuştur.
Baraj çevresi,
Nil vadi ve deltası ve kıyı bölgelerde daha çok pamuk, fasulye, mısır, buğday,
şekerkamışı, akdarı, pirinç, soğan, patates, sebze ve meyve yetiştirilir.
Mısır, maden
bakımından zengindir. Petrol, manganez, çinko, demir, kurşun, fosfat, krom,
altın, amyant, kükürt, volfram ve titan en önemli madenleridir. Ayrıca, kireç
taşı, tuz, bazalt ve pembe mermer oldukça bol çıkarılır.
En önemli ihraç
ürünleri; pamuk, pirinç, petrol, tabii gaz, fosfat, tuz, demir, manganez,
sigara, post ve deridir. Buna karşılık dışarıdan buğday, makine, teknik
malzeme, harp silahı, araç ve gereçleri satın alır.
Mısır ekonomisi,
tarımdan başka endüstri ve turizme de dayanır. Tekstil, kimyevi ürünler,
petro-kimya ve çimento başlıca endüstri dallarıdır. Mevcut eski ve tarihi
eserler, her mevsim uygun iklimi ve kıyıları turistlerin ilgisini çekmektedir.
Dünyanın yedi harikasından olan piramitler ve İskenderiye feneri, kral
mezarları, sfenksler önemli turizm gelir kaynaklarıdır. Bundan başka uzun ve
çeşitli tarihe sahip olmasıyla Mısır, birçok milletin izlerini taşır. Özellikle
Emeviler, Abbasiler, Memlükler ve Osmanlılardan kalma cami ve medreseler, han
ve kervansaraylar önemli tarihi yerlerdir.
Mısır’ın diğer
önemli gelir kaynaklarından biri de Süveyş Kanalı ve Sina Yarımadasındaki
mevcut petrol kuyularıdır.
Süveyş Kanalı
Firavunlar devrinden beri mevcuttu. M.Ö. 600 yıllarında Nil ile Kızıldeniz birleştirilmişti.
Sonraları kumla dolmuştu. Yavuz Sultan Selim Han, İkinci Selim Han ve Üçüncü
Mustafa Han zamanlarında kanal için teşebbüslerde bulunulmuş ve nihayet 1859’da
Mısır Hidivi Said Paşa zamanında 50.000’in üzerinde işçi kullanılarak kanal
kazılmaya başlandı. 1869’da hizmete açıldı ve üç yıl sonra senetleri
İngiltere’ye satıldıysa da, 1956’da millileştirildi. Genişliği 150 m, derinliği
14 m ve uzunluğu 172 km olan kanal, Mısır ticari dengesindeki pürüzlerin
yarısından çoğunu karşılamaktadır. 1967 İsrail Harbi bu gelirlerin kaybına yol
açtıysa da Enver Sedat’ın Camp David Antlaşmasını gerçekleştirmesinden sonra
tekrar ekonomik kalkınma hızına katkıda bulunmaya başlamıştır.
Ulaşım: Mısır’da
yerleşim merkezleri arasında yeterli bir ulaşım ağı vardır. 5335 km’ye varan
demiryolları, devlet tarafından işletilmektedir. Karayollarının uzunluğu ise
32.241 km’ye ulaşmıştır. Bu yolların % 52’si asfalt kaplıdır.
Demiryolları ve
karayollarının büyük bir kısmı yerleşim bölgesinin yoğun olduğu Nil Havzası
boyunca yer almaktadır.
Nil’in büyük
kısmında, belli tonaja kadar olan gemilerle ulaşım yapılmaktadır. Aynı zamanda
iki yanı denizle çevrili olan Mısır’da her türlü geminin yanaşabileceği
limanlar vardır. Ülkenin büyük şehirlerinde ve büyük kısmında hava alanları
bulunmaktadır. Hava ulaşımı Mısır Hava Yolları tarafından sağlanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder